Bilimsel Yönetim İlkeleri (Taylorizm)

Haziran 16, 2009

Frederick Winslow Taylor

Bilimsel Yönetim İlkeleri (Taylorizm)

Taylor’un 1911’de yayınladığı “Bilimsel Yönetim İlkeleri” şöyle özetlenebilir

Örgütsel faaliyetlerin yerine getirilmesinde işgörenler ile yöneticiler gelişi güzel çalışma yerine, bilimsel ilkelere uygun şekilde çalışmalıdırlar.

—Örgütsel faaliyetler rastgele ve başıbozuk şekilde değil, fakat birbiriyle tutarlı ve uyumlu bir şekilde icra edilmelidir.

— Örgütsel amaçlara ulaşma çabalarında bireylerin birbirlerinden bağımsız ve kişisel çalışma yapmaları yerine, karşılıklı yardımlaşma ve işbirliği içinde faaliyet göstermelidirler.

— Örgütler ve onların yönetimleri düşük verimliliği kabullenmek yerine, bunu reddetme ve ulaşılabilecek en yüksek verimliliği sağlamaya çalışmalıdırlar.

— Tüm örgüt üyelerinin mümkün olan en yüksek verimlilik düzeyine ulaşabilmeleri için iş başında sürekli olarak eğitilmelidirler.

Bu ilkeler, genel olarak yönetime olduğu kadar, günlük faaliyetlerin yürütülmesine de önemli ölçüde ışık tutmuşlardır. Bu ilkelerin işe, dolayısıyla organizasyona aktarılmasının aşağıdaki aşamalar yoluyla gerçekleşebileceği kabul edilmiştir:

—Her iş kendini oluşturan alt unsurlarına (görevlere) ayrılmalıdır. işgörenlerin yapması gereken faaliyetler belirlenirken yalnızca sezgi ve tecrübe değil, fakat bunun da ötesinde bilimsel yöntemler de kullanılmalıdır. Tek tek her davranış ve hareket mümkün olduğu kadar etkin ve yeterli duruma getirilmelidir.

—Daha sonra, standartlaştırılmış işleri yapabilecek fiziki ve zihni yeteneği yeterli olan kişiler seçilmeli, başka bir deyimle her işe en uygun kişiler seçilip alınmalıdır.

—Nitelik itibariyle yeterli biçimde ve bilimsel olarak seçilen kişiler eğitime tabi tutulmak suretiyle işi öngörülen tarzda yapabilecek hale getirilmelidirler.

—Belirli bir işin tek tek her parçasında uzmanlaşılmalıdır.

—İşletmedeki bütün işler planlanıp, programlanmalıdır. Her faaliyet gun yerde, uygun zamanda ve uygun koşullarda gerçekleştirilmelidir.

—Teşvik edici ücret sistemleri geliştirilmelidir. Bir yandan farklı işler için farklı ücret uygulaması yapılırken, diğer taraftan da belirlenen standartları aşan işgörenlere belirli bir ikramiye veya pirim ödenmelidir.

—Yönetim, bu aşamalardan oluşan sistemin işleyişini sürekli olarak denetlemeli, belirlenen aksaklıklar yine bilimsel bir yaklaşımla ele alınıp incelenmeli ve giderilmeye çalışılmalıdır.


Haziran 16, 2009

tüketim

Tüketim (talep)

İnsanların, ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla mal ve hizmetlerden yararlanmasına tüketim denir. Doğa da ve günlük yaşantımızda birçok mal ve hizmetten yararlanmaktayız. Bu mal ve hizmetler; gıda, giysi. Konut vb. gibi tüketilip yok edilebilen varlıklar olabilir ya da evlerimizde kullandığımız beyaz eşyalar gibi ömrü uzun olan varlıklar olabilir.

Talep yasası (The Law of Demand), bir piyasada bulunan satın alıcıların davranışlarını, yani taleplerini, açıklama hedefli bir teoriye dayanır. Bir mal için olan talep miktarını belirleyen en önemli unsurun o malın fiyatı olduğuna dayanır.

Talep: Tüketicinin satın alma isteğidir.

Arz Yasası: Fiyat yükselirken satma isteği yükselir. Fiyat düştüğünde ise satma isteği azalır. Aralarındaki bu doğru yönlü ilişkiye ise arz yasası denir.

Talepteki Değişme: Fiyat sabitken tüketiciyi etkileyen diğer koşullardan dolayı olumlu durumlarda eğrinin sağa, olumsuz durumlarda eğrinin sola kaymasıdır.

— Gelir

— Zevk, tercih

— Tüketici beklentileri

— Tüketici sayısı

Malın ikamesinin fiyatı artarsa maldaki talep artar, ikamesinin fiyatı azalırsa mala olan talepte azalır. Bu sadece Talep için geçerlidir.